top of page

“Ben burada olmalıyım!” dediğim o köy!

Güncelleme tarihi: 28 Ara 2022

Merhaba,


Ben Ecem Nur Dinçer.

Sizlere 26 yıllık yaşantımın en güzel hikayesini anlatacağım. Benim IDEA Universal hikayem, TRT Belgesel’de Su Savaşları Programının Idea Universal çalışmalarını tanıttığı bölüm ile başladı. Çok fazla televizyon izleyen birisi değilim. Ama o gün sanki televizyonda bir şey görmem gerekiyormuş gibi televizyonu açtım ve hangi kanal bile olduğuna bakmadan kumandayı bıraktım. 10 dakika sonra Afrika’da yürütülen projelerin tanıtıldığı bilgiler dikkatimi çekti. Yüzümü televizyona çevirdiğimde Tanzanya’nın Mgonjoni köyünü gördüm. Hayri Dağlı, derneğin orada yürüttüğü projeleri tanıtıyordu. Bir dönem sonra “yeşil sosyal hizmet” konusunda araştırma yapmayı planlıyordum ve zaten yurtdışı projelerinde hem deneyimli, hem de ilgili biriydim. O andan itibaren hem dernek hem de kendi mesleğime nasıl katkı sağlayacağımı planlamaya başladım. Bu süreç yaklaşık 1 ay sürdü. 1 ay sonrasında hem kişisel becerilerim, hem de mesleki becerimle derneğin çalışmalarına ve araştırmama sağlayabileceklerimi, öz geçmişimi de ekleyerek dernek kurucusu Hayri Dağlı’ya ilettim. Kısa süre içerisinde olumlu bir dönüşle karşılıklı sağlayabileceğimiz faydaları planlamaya başladık.


Ekonomik olarak hem ailemi hem de kendimi zora sokmak istemediğim için ailemin bana lisans mezuniyet hediyesi olarak aldığı arabam Asuman’ı satmaya karar verdim. Geçmiş deneyimlerimden gönüllüğün özveri esasına dayandığını biliyordum. Corona salgını nedeniyle planlarımızda birkaç aylık gecikme olsa da sonunda Tanzanya’ya ulaştık. Gittikten bir gün sonra çalışmalarımız başladı. Çok kısa süre içerisinde Akıllı Köy Projesi tamamlanan köylerde ihtiyaç sahibi kişilerin temiz suya erişimine şahit oldum. Bir sosyal hizmet uzmanı olarak yaşayabileceğim en büyük mesleki doyumlarımı o anlarda yaşadığıma inanıyorum. Dernek çalışanlarının şartları zor bir coğrafyada nasıl bir özveriyle çalıştıklarını bu deneyimlerim sayesinde öğrendim. Tanzanya’da aynı anda birçok köyde çalışmalar yürütülüyordu. Bu köylerin bazıları dernekle yeni tanışan köyler, bazıları projeleri tamamlanmış ve bazıları da projelerin yeni başlatıldığı ya da projelerin tamamlanmasına az kalmış köylerdi. Tez danışmanımın da önerileriyle nitel görüşmelerimi proje uygulanmış bir köyde yapmaya ve projenin diğer süreçlerini de diğer köylerde yürütülen çalışmalarda gözlemler yaparak araştırmama başladım.


Yaptığım gözlemlerimde en çok dikkatimi çeken şey proje uygulanmış bir köy ile proje uygulanmamış bir köy arasında yüz yıllık gelişmişlik farklarının olmasıydı. Proje uygulanmamış bir köyde elektrik olmadığı için gaz lambaları kullanılıyor, içtikleri sular su birikintilerinde bulunan çamurlu su oluyor, bahçelerinde neredeyse hiç sebze ve meyve bulunmuyor, insanların kıyafetleri yırtık ve pis görünüyor, çocuklar gülümsemiyor ve hasta oldukları ilk bakışta anlaşılıyordu. Oysa proje uygulanmış köyler öyle değildi. Köye girdiğimiz anda bizleri sevinçle karşılıyor, bize meyveler ikram ediyorlardı. Çocuklar büyük bir coşkuyla etrafımıza toplanıyor ve elimdeki fotoğraf makinesinin ne işe yaradığını anladıkları anda bana poz vermeye başlıyorlardı. Nitel görüşmelerimde tarım, temiz su, enerji, sağlık, eğitim, sosyal yaşam ve spesifik olarak kadın ve çocukların yaşantılarını proje öncesi ve proje sonrası olarak sıraladığım temalarla sürdürülebilirlik odağında ele aldım. Köylülerin yaşamlarından bana aktardığı bilgiler ise derneğin çalışmalarının etkililiğini bana bir kez daha gösterdi. Zira bu köyde insanlar bana nasıl tarım yaptıklarını, suya erişimlerindeki kolaylıklarını, elektrikle değişen günlük aktivitelerini, sağlıklarındaki iyileşmeleri, kadın girişimlerini, çocukların eğitim ve oyunla değişen yaşantılarını ve en önemlisi gelecek için yaptıkları umut dolu planlarını anlattılar.


Öncesinde farklı bir köy seçmiş olsak da diğer köylerde yol çalışmaları yüzünden ulaşım sorunu olduğu için nitel görüşmelerimi Mgonjoni köyünde yapmam gerekti. Evet, Idea Universal ile ilk karşılaştığım anda televizyonda gördüğüm ve “Ben burada olmalıyım!” dediğim o köy! Bunu tesadüfü olarak nitel görüşmelerim bittikten sonra, Su Savaşları programının geçmiş bölümlerine baktığım bir anda fark ettim. Göz yaşlarımı tutamadığım o anda, bir insanın yapmak istediği şeyi gerçekten gönülden istemesi gerektiğini içselleştirdim. Gönülden gelen istekler ile dünyanın nasıl değişeceğini hayatımın en güzel bu deneyimiyle anladım...

23 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Commenting has been turned off.
bottom of page